Kiralık Fotoğraf Makinesi
  • Kiralık Ekipmanlar

 "Fotoğraf çekmek, baş, göz ve kalbi aynı hizaya getirmek içindir. Bu bir yaşam biçimidir"

- Henri Cartier-Bresson

Henri Cartier-Bresson'a göre "fotoğraf çekmek, aklı, gözü ve yüreği aynı nişan çizgisi üstüne getirmektir. Fotoğraf bir yaşam biçimidir." Yapıtlarının önemli bir bölümü, çevremizi saran, görünürde sıradan olayları konu alarak, "belirleyici bir an" içinde onların evrensel boyutlarını ortaya çıkarmayı amaçlar. Profesyonel fotoğrafçılığında her zaman siyah beyaz fotoğrafları kullanan Bresson renkli fotoğrafları oldukça azdır.

Henri Cartier-Bresson  22 Ağustos 1908 tarihinde Fransa'nın Seine et Marne bölgesinde, Chantaeloup'de bir tekstil fabrikatörünün oğlu olarak dünyaya geldi. Bresson özellikle resim konusunda akademik eğitim öncesi, birlikte çalışma fırsatı bulduğu dönemin kübik ressamlarında Andre Lhote'den etkilendi. Sürrealistlerle ilgilenmeye başlar ve fotoğraf yaşamında daha da çok yer kaplar artık. Gözümün uzantısı olarak niteleyeceği, ilk Leica'sını 50mm lensle birlikte bu sıralarda alır.

Cartier-Bresson, Jacques-Émile vasıtasıyla tanıştığı René Crevel sayesinde, 1926'da sürrealistlerle yakınlık kurdu. André Breton'un kafelerde düzenlediği toplantılara, kendi deyişiyle "konuşamayacak kadar utangaç ve genç" olduğu için "masanın bir ucunda" oturarak katıldı.Bu yakın ilişki, onun sürrealist dünyaya özgü birtakım motifleri benimsemesini sağladı: katlanmış nesneler, deforme olmuş bedenler, gözleri kapalı vaziyette hülyaya dalmış insanlar vs. gibi. Fakat sürrealizmin onun üzerindeki asıl etkisi, sürrealist tavırdı: bozguncu ruh, oyun düşkünlüğü, bilinçaltına verilen önem, sokaklarda avare gezinme zevki, ve tesadüfleri sevme yatkınlığı. Cartier-Bresson, Breton'un "sarsıcı güzellik" ilkelerinden bilhassa etkilenecek ve 1930'larda bu ilkeleri hayata geçirmeye devam edecekti

Sürrealizm konusunda vaktiyle şöyle demişti Cartier-Bresson: "Sürrealizmin üzerimde derin bir etkisi oldu ve hayatım boyunca ona ihanet etmemek için elimden geleni yaptım." Bu anlamda, sanatçının en iyi bilinen bazı fotoğraflarına bile başka bir gözle bakmak mümkün.

Henri Cartier-Bresson için 1937 çok önemli bir yıl idi, çünkü hayat arkadaşı Ratna Mohini ile bu yıl içinde evlenmiş, aynı sene İspanya'da iç savaş çıkmış ve bu savaşta çiçeği burnunda evli iken savaşı konu alan savaş belgeseli bir çalışmayı hayata geçirmiştir. Belgesel çalışmalarına artık toplumsal bir bilinç de eşlik ediyordu, ama bu hiçbir zaman keskin görme biçimini bozmamıştır. Askerlik görevini yaptığı 1940 yılında 2.Dünya Savaşı çıkmıştı. Savaş döneminde 1943 yılında Nazi kampında esir alınmış, ancak esir kampından kaçmayı başaran çok az askerden biri olmuştu.

1947 yılında meslek hayatı boyunca biriktirdiği arşivini meslektaşları olan Robert Capa ve David Seymour ile birlikte bir ajans çatısı altında toplamayı düşündü. Bu ajansın adı Magnum Photos idi. Magnum Photos kurulduğu yıldan bu yana dünya fotoğraf ajansları arasındaki etkin yerini halen korumaktadır.
Bresson'un, hareketin ve gürültünün ortasındaki mahremiyet anlarını yakalamakta üstüne yoktur. Eserleriyle ilgili çok sık alıntılanan sözlerinden birinde, yaklaşımını kendine özgü şiirsel ifadelerle şöyle tarif ediyordu: "Bir fotoğraf çektiğinizde, yan kesicilik ile ip cambazlığı arasında bir yerdesinizdir."

95 yıllık hayatında 20.yüzyılın en önemli fotoğrafçılarından birisi oldu. 2004 yılında kaybından sonra 2006 yılında Pera Müzesi'nde sanatçının fotoğrafları da sergilenmiştir. Kendisi Türkiye'ye de gelmiş olan sanatçının Türkiye başlıklı fotoğraflarına da bakmanızı öneririz.

Fotoğrafçının biyografi halinde kitabı bulunmaktadır. Detaylarına oradan ulaşabilirsiniz .

Paylaş!

Benzer Blog Yazıları

20.04.2024 00:56:49